9 Nisan 2016 Cumartesi

El Violin (2005)

Keman


Violin, El afiş 70 li yıllar Meksikası'nda ki çiftçi ayaklanmaları ortamında geçen bir ilk film.

 Üç kuşağın yaşadığı baskının ve zulmün anlatıldığı öyküde keman ve müzik ise direnişin ve mücadelenin simgesidir.

 Basit bir öyküden bile yaratılan gerilim unsuru ilk filmini çeken yönetmenin en büyük başarısı.

 Olaylar çok uzak bir coğrafyada yaşanıyormuş gibiyse de aslında yanıbaşımızda yaşanan olaylardan bir farkı yok ve böylece bizden bir hikaye anlatılıyormuş gibi hissettiriyor

 Filmden  bize kalansa yenilgilerin hüznü ve final şarkısındaki umut..

7 Mart 2016 Pazartesi

Zombie ja Kummitusjuna (1991)

Zombi ve Hayalet Tren

"Hiçliğin Güzellemesi"
   Kaurismaki kardeşlerin Mika olanından bir "Tutunamayanlar"   hikayesi.

     Eminönü'nde bir sabah görüntüsüyle açılan film yine bir İstanbul sokağında son bulur.Zombie lakaplı kahramanımızın Finlandiya'da geçen bir varoluş ve arayış en sonunda da kayboluş macerasıdır izlediğimiz.

      Muhteşem Black Sabbath şarkısı "Solitude" de filmin en can alıcı sahnelerinde tamamlayıcı görevi görür.

      Filmde rastladığımız Türk öğeler (Altınbaş votka, Yeni Rakı...) ve kişiler de (Ali Özgentürk.Halil Ergün....) bizden bir hikaye anlatılıyormuş hissi yaratır.

     Bazı insanların gelecekteki kendini göreceği "Düzenin ve Hayatın reddine dair" gri bir yol hikayesi.

 
                                                  

20 Temmuz 2015 Pazartesi


Klopka (2007)

Tuzak



Klopka afiş   Sırbistan'dan çıkma içinde cevabını vermekte zorlanacağımız çokca soruların olduğu bir hesaplaşma filmi.

   Oğullarının ölümcül bir hastalığa sahip olduğunu öğrenen bir karı kocanın gittikçe diplere inen hikayesi.

   İnsanın doğasının aslında kötü olduğunu sadece istediğimiz kadar iyi olabileceğimizi hatırlatan bir öyküsü var.
 
   Sırbistan toplumuna ve sınıf ilişkilerine dair eleştirileri de içinde barındırırken suç ve bu suçu oluşturan nedenleri de sorgulamamızı sağlıyor.

  Kahramanına baktıkça aklıma Raskolnikov'u getiren filmi sakin bir kafayla izlemenizi öneririm.

19 Temmuz 2015 Pazar

Ostrov (2006)

Ada


Ostrov afiş   Kefaret üzerine emsalsiz bir şiir...

   Kömür karası ve karbeyazı arasında bir atmosferde geçen siyah beyaz bir hikaye.

   İkinci Dünya Savaşı'nda nazilerin zulmüyle başlayan film daha sonra din ekseninde içsel bir hesaplaşma öyküsü anlatıyor.

   Onurlu ölmek ya da onursuz yaşamak arasında bir tercih yapan kahramanımızın keşiş olarak devam ettirdiği hayatında yaşadıklarını izleriz.

   Cehennem metaforuna farklı bir bakış açısıyla yaklaşan filmin birkaç sahnesi de Reha Erdem ve Kosmos filmini akla getirir.

    İyilik ve kötülük üzerine kendine ait anlamlı cümleleri olan, vicdan üzerinden dünyevi eleştirileri de bulunan izlenesi film.

18 Temmuz 2015 Cumartesi

Roseanna's Grave (1997)

    Roseanna'nın Mezarı



Roseanna's Grave afiş
   Aile kavramı, yaşanmışlıklar ve yaşanacaklar hakkında sözü olan, eğlenceli bir romantik komedi.

   Küçük bir italyan köyünde restaurant sahibi Marcello'nun hasta olan karısını köyde kalan son 3 mezardan birine gömmek için verdiği amansız mücadeleyi izleriz.

   Müzikleri, samimiyeti ve mizahıyla sizi ele geçiriyor.

   Sevgi nelere kadir anlamak için izleyin. 

17 Temmuz 2015 Cuma

Mandariinid (2013)

Mandalinalar


"Bayrakları bayrak yapan, bayrak imalatçılarıdır,
                     toprak uğrunda ölen varsa utanmalıdır."   
            
Mandariinid afiş  Sessiz, sakin, naif bir savaş(ma)! filmi.
  
  Savaş hakkındaki bir film ne kadar sakin olabilir? Filmin adı "Mandalinalar" olursa oluyormuş  demek ki...

  Tek derdi birinin mandalinaları diğerinin de oğlunun mezarı olan ve yaşadığı yeri terkedemeyen iki güzel insanın bulunduğu bir bölgede; farklı analardan farklı topraklarda doğdukları için birbirlerini öldürmeleri emredilen iki düşmanın,  tekrar insaniyete dönüşlerini konu alan film.

   Savaşın ne olduğundan ya da ne kadar kötü olduğundan ziyade insan olmak motifini işliyor, bunu yaparken de doğadan faydalanıyor.

   Sürekli birilerinin elinde yoğrulan vicdanların ipleri serbest bırakıldığında varoluş amaçlarına kendiliğinden gitme arzusunu iliklerimize kadar hissettiriyor.

   İzleyin sadece; ardından düşünün hayatı, hayatınızı, hayatları...

16 Temmuz 2015 Perşembe

Estômago (2007)

 Hayatın Mutfağı


    "Sivilde ne iş yapardın?"

Estômago afiş     Brezilya'dan gelen gönlümüzü serinleten hoş bir seda.
     
     İçinde süslü gastronomi tarifleri olmayan mütevazi  ama lezzetli tariflerin olduğu, İnsan doğasının değişkenliğinin sınırlarını sorgulayan içinde dram öğeleri de barındıran eğlenceli bir hikaye.
     
     Taşradan gelen Nonato'nun şehre ayak uydurması ve sonrasında hapishaneye düşmesini ve oradaki yükselişini paralel hikayeler olarak izleriz.
     
     Cebinde yemek parası bile olmayan Nonato yediği yemeklerin parasını ödemek için önce bulaşıkçılık yapmaya başlar.Ardından kendi yeteneklerini keşfederek usta bir aşçı olur, Taşra zihniyeti ve saflığıyla işlediği bir cinayetin ardından hapishaneye düşer. Bundan sonrasında Nonato'nun hapishanedeki en üst basamağa yükselişini izleriz. 

     Et ve kadın bedeni arasında ilginç bir ilişki kuran, hazmı kolay ama tadı kolay kolay unutulmayacak bir aperatif.